Göstergebilimin Kısa Tarihi
Göstergebilimin tarihsel süreci konusunda hemen her yerde pek çok bilgi bulunabilir. Ülkemizde göstergebilim adı altında en sık yapılan çalışmalar, ne yazık ki tarihsel gelişimi üzerinedir. Bu nedenle göstergebilimin artsüremli boyutunu bu kısa tarihçe ile sınırlı tutmaya çalışacağız. Bir bilim dalı olarak göstergebilimden ilk defa XX. yüzyılda birbirinden bağımsız iki kuramcı söz eder: Amerika’da Charles Sanders Peirce ve Avrupa’da Ferdinand de Saussure. Peirce ve Saussure kaynaklı ortaya çıkan göstergebilim, iki farklı yaklaşımla gelişimini sürdürür. Göstergebilim, Saussure tarafından kurulması gereken bir bilim dalı olarak nitelendirilirken Peirce ise bu bilim dalını kurduğunu belirtir. Genel kabul ise İsviçreli dilbilimci Saussure’ün ilk kez göstergebilim adından ve bilim dünyasındaki yerinden söz etmesiyle Batı dünyasında bir yer edindiği yönündedir.
Charles Sanders Peirce’in “mantık ve felsefedeki bilimsel incelemeler bütünü” olarak tanımladığı göstergebilim, üçlü anlamlandırma sürecine dayanır. Peirce’e göre bir göstergenin anlamlandırılması biçim-yorumlayan-nesne üçlü yapısı ile mümkündür. Gösterge-yorumlayan-nesne arasındaki bağıntının anlamlandırılması mantıksal süreçle ilişkilendirilir. Bu üçlü yapının oluşturduğu anlama mantıksal bir çözümleme süreci ile ulaşılır.
Peirce gösterge sınıflamasını da üçlü yapıya dayandırır: Gösterge (kural, tekil, nitel), yorumlayan (kanıt, önerme, sözcebirim), nesne [simge, belirti, görüntüsel gösterge (ikon)]. Bu üçlü sınıflamanın en çok bilineni simge, belirti ve görüntüsel göstergedir. Günümüzde Peirce’in göstergebilim kuramından özellikle ölçünlü göstergebilim çatısı altında oluşan pazarlama, tasarım ve hukuksal göstergebilim gibi alt bilim dalları yararlanır. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Belçika’da Peirce’in göstergebilim kuramının Saussurecü gösterge/göstergebilim anlayışından daha yaygın kullanıldığı söylenebilir.
Ferdinand de Saussure’ün bir gün kurulacağını ve kapsayıcı bir bilim dalı olacağını söylediği göstergebilim, dilbilim temelinde ortaya attığı görüşler ile biçimlenir. Saussure’ün dilbilim derslerinde ortaya koyduğu ve çağdaş dilbilimin temelini oluşturan ikili karşıtlıklar; artsüremlilik/eşsüremlilik, dil/söz, gösteren/gösterilen, biçim/töz, dizge/dilsel değer, keyfîlik/çizgisellik, dizimsel/dizisel ilişkiler gibi kavramlar göstergebilimsel çalışmalara kaynaklık etmiş ve göstergebilim incelemelerinde kullanılmıştır. Saussure temelli göstergebilim kuramının; Fransa, İtalya, Kuzey Afrika, Kuzey Avrupa ve Doğu Avrupa ülkelerini kuşattığı belirtilebilir.
Saussure’ün öncüsü olduğu Avrupa kaynaklı göstergebilimsel yaklaşımın oluşumunda kültürel insanbilim, dilbilim ve bilgi kuramının (epistemoloji) önemli bir yeri vardır. Özellikle Vladimir Propp, Claude Lévi-Strauss gibi yapısalcıların görüşleri ile Prag Dilbilim Okulu ve Kopenhag Dilbilim Okulu’nun kuramsal çalışmaları bu bilim dalının oluşumuna kaynaklık etmiştir. 1970’li yıllarda Avrupa’da ortaya çıkan göstergebilim, anlamı ve anlamlandırmayı inceleyen bir bilim dalı olarak belirtilir. Greimas’ın öncülüğündeki Paris Göstergebilim Okulu’nun sürdürdüğü bu göstergebilime anlamlama göstergebilimi de denir. Saussure–Hjelmslev–Benveniste ve Greimas ekseninde gelişen Paris göstergebilimi, anlam incelemesini merkeze alır. Bu ekole göre anlamı çalışmasına katmayan her araştırma eksik kalacaktır.
Anlamlama sürecini çözümlemeyi amaç edinen göstergebilimin başlangıcı, Louis Hjelmslev’in 1943 yılında yayımlanan Prolégomènes à une Théorie du Langage (Dil Kuramına Giriş) adlı eserine dayandırılır. Saussure’ün gösterge yapısını ele alarak yeni bir bakış açısını sağlamaya çalışan Danimarkalı dilbilimci Louis Hjelmslev dilsel göstergeyi anlatım ve içerik olarak iki düzleme ayırır. Anlatım, Saussure’ün gösteren kavramına; içerik ise gösterilen kavramına karşılık gelmektedir. Ancak anlamın oluşumunu ayrıntılandırması ve böylece göstergebilime kapı aralaması yönüyle incelikli bir bölümleme yapar ve her iki düzlemi (anlatım, içerik), kendi içinde de iki bölüme ayırır: Biçim ve töz. Hjelmslev dilsel göstergeyi içeriğin biçimi /içeriğin tözü; anlatımın biçimi ve anlatımın tözü olarak tanımlar. Böylece anlamın, içeriğin tözü ile içeriğin biçimi arasında oluştuğunu farklı biçimde ortaya koymuş olur.
Burada kısaca değinilen ancak pek çok kuramsal görüşten beslenen yazınsal göstergebilim/anlamlama göstergebiliminin yukarıda saydığımız öncülerinin çalışmalarından beslenen Algirdas-Julien Greimas tarafından kurulduğu kabul edilir. 1966 yılında yazmış olduğu Sémantique Structurale (Yapısal Anlambilim) adlı eseri ise her ne kadar anlambilim ismini taşısa da Avrupa Göstergebiliminin bildirgesi olarak kabul görür. Tahsin Yücel’in Bernasos’un İmgesel Evreni adlı doktora tezine de bu çalışmada örnek çözümleme olarak geniş yer verilir. Greimas’ın da hakkını teslim ettiği yazınsal göstergebilimin ilk uygulayım örneğini doktora tezi ile Greimas’tan önce sunan Yücel, Türk ve Avrupa kaynaklı yazınsal göstergebilimin ilk temsilcisi olarak değerlendirilmelidir.
Greimas’ın yazınsal göstergebilimi, anlam ve anlamlama süreçlerini çözümlemeyi amaç edinir. Anlamlı bir bütün olan anlatıyı söylemsel, anlatısal ve izleksel düzeylerde anlamın oluşma sürecinin nasıl oluştuğu sorununu merkeze alarak çözümler. Göstergebilimsel dörtgen, anlatısal çizge ve anlamlamanın üretici izlemi Greimas’ın kuramının güncelliğini devam ettiren yapılarıdır. Onun çalışmaları ile bir kimlik kazanan Paris Göstergebilim Okulu, Greimas’tan günümüze çeşitli yaklaşımlarla kuramsal temelini güçlendirmiştir. Algirdas Julien Greimas tarafından bir moda olarak nitelendirilen göstergebilim, kapsam ve uygulayım alanını genişleterek günümüzde bir üst bilim dalı konumuna gelmiştir.
Başlangıçta yalnızca kapalı ve sonlanmış anlatılara uygulanan göstergebilim zaman içinde eleştirilmeye başlanır. Bitmiş, sonlanmış yapıları çözümlediği, üretim süreci içindeki yapıları kendi bağlamı içinde çözümleyemediği için eleştirilir. Bu nedenle göstergebilim, sözceleme kuramını çözümleme süreçlerine katarak bu eleştirileri kendinden uzaklaştırmayı başarır. Sözceleme kuramı ile dilsel ya da dildışı sözcenin üretilirken oluşan yapısı da göstergebilimsel çözümlemeye eklemlenir.
Göstergebilim; bir tasarıdır, sürekli olarak kendini yeniler, eksik yanlarını gidermeye çalışır. Bu nedenle günümüzde insanlık bilimleri içinde en yetkin, en kapsamlı ve tutarlı araştırma yöntemi ya da yöntemlerinden birisi olarak görülür. Öyle ki günümüzde insanlık bilimleri arasında emperyalist bir bilim dalına dönüştüğünü ve tüm diğerlerine yön verebilecek bir duruma geldiğini ileri süren görüşler oluşmaya başlamıştır.
XXI. yüzyılda bir üst bilim dalı niteliği kazanmaya başlayan, birbirinden farklı pek çok alanda uygulayım olanağı bulan ve gelecekte de kendisine daha kesin bir yer edineceğini şimdiden imleyen göstergebilimin ülkemizde de önemli bir yer edinmeyi hak ettiği inancını taşımaktayız.
Bu çalışmaya atıf yapmak için e-kaynakça
Göstergebilimin Kısa Tarihi. Türkiye Göstergebilim Çevresi. <https://turkgostergebilimi.com/gostergebilimin-kisa-tarihi/> … / … / … (erişim tarihi).